13 Ekim 2012 Cumartesi

Hayat oynanması gereken zor bir oyun.


Hayat oynanması gereken zor bir oyun.

İnsanoğlunun zordur bir oyunu kuralına göre oynaması. Genelde de o oyunun komutası sendedir ve her hak her can senin adımlarında senin kararlarında gizlidir. Bilemezsiniz bazen bir sonraki adımı ya da en son hakkınızı.

Her oyun gülmek, eğlenmek içindir aslında. Ama acı yanları da vardır. Düşüp dizinizi kanatmak gibi, kolunuzu kırmak gibi. Daha da acıları vardır aslında, ayağınız gibi yüreğinizinde burkulduğu.

Oynamamış olmak istersiniz o zaman bu oyunları ama bilemezsiniz, göremezsiniz karşınızdaki acıları. Pişmansınızdır, hayıflanmaktasınızdır ama o bölüm çoktan geçmiştir. Size sadece bir önceki bölümden acılarınız ve tecrübeleriniz kalır. Ufak tefek yaralardır belki ama sızlatır aklına sızınca. Belki de tam tersi bir olay…

Doğru olabilmeyi istemez mi insan, şefaati elinde, dilinde, kalbinde. İstemez mi öyle bir hükmü taşıyan beden? İstemez mi oyunu kuralına göre oynayıp, hakkıyla kazanmayı?
.
.
.

Kör bir çoban olup, otlatmaktır belki de sürüyü kayıpsız.