30 Mayıs 2012 Çarşamba

Avucundaki Su


Uzak olmak böyle bir şeydir. Hiç fark ettiniz mi bilmem? Çatısını beğenmediğiniz çok sıradan geliyor ya da eskimiş dediğimiz yerler. Yani evler. Uzaktan ne kadar da güzel gözüküyor yeşilliklerin arasında. İşte bunun da adı özlem. Onu göz önünden ayırmamak yalnız ona bağlı kalmak. Giderken kıymet bilmek bu, yani özlemin başlangıcı. Bir noktadan yükseldikçe küçülmek bu. İlerledikçe yok olacağını sanmak bu. Bir film şeridi gibi başını aramak bu. İnsan, içinde bulunduğu birimden uçtukça nereye ait olduğu bildirisini verir kendine. Bak işte ben orada kalıyor, otuyorum. Bu ona bağlılığın simgesidir. Baktıkça uzaktan, şimdi orada neler oluyor merakı sarıyordur. Akıllarına bende geliyor muyum, beni de anımsıyorlar mıdır acaba diye hissetmek bizim duygularımızdır. Özlem, tıpkı avucundaki suyun denizde yok olması gibidir. Oradaysan elindedir uzaksan içindedir.